Propaganda Nedir ve Propagandaya Karşı Koymak
1. Bölüm
Propaganda Nedir?
«Propaganda sanatı, insanlara güçsüz, yalıtılmış, diğerlerinden kopmuş hissini vermekten ibarettir.» Noam Chomsky [1]
Propaganda (Alm. Propaganda, Werbung, Fr. Propagande, İng. Propaganda), başka insanların kabul etmesi ve beğenmesi istenen şeyin övülerek takdimi. Bu şey; siyâsî bir fikir, ideolojik bir görüş, bir inanç veya ekonomik bir olay olabildiği gibi kültürel, turistik ve sportif bir şey de olabilir. Propaganda, bir doktrini yaymak, hedef millet veya kitleyi fikren kazanmak, karşı tarafın zihin ve psikolojisini arzu edilen tesire tâbi kılmak için, teşkilâtlı ve devamlı bir surette telkinlerde bulunmak ve faaliyet göstermektir. Daha kısa bir târifle; propaganda, bir fikrin, her çeşit vasıtadan istifâde etmek sûretiyle, hedef kitleye telkin edilmesidir.[2]
Propaganda, çok sayıda insanın düşünce ve davranışlarını etkilemek amacını taşıyan önceden planlanmış bir mesajlar bütünüdür. Propaganda, tarafsız bilgi sağlama yerine, en temelde kendi kitlesini etkileyecek bilgiyi sunar. Mesaj doğru olsa da yönlü olabilir ve olayın tümünü dengeli bir şekilde sunmayabilir. Genellikle politikada kullanılır ve hükümetler ve politik partiler tarafından desteklenir.
Bilginin benzer bir manipülasyonu, örneğin reklamda kullanılır; ama buna genellikle propaganda denilmez. Propaganda kelimesi, reklamın tersine kuvvetli bir olumsuz anlam taşır.[3]
Sinsî ve hoş olmayan niteliklerine rağmen kitleleri elde etmekteki gücü ve başarısı nedeniyle propaganda, psikolojik mücadele uygulamalarının en etkin ve en yaygın silahıdır.
Propagandanın esasını; insanın psikolojik yapısının incelenerek hassasiyetlerinin tespiti teşkile der. İhtiyaçlar manzumesi olan insanoğlu, maddî ve manevî ihtiyaçlarla şekillenir. Kişilik ve davranış geliştirir. O halde propagandada en önemli husus, insan ihtiyaçlarını, diğer bir deyişle kişisel hassasiyetleri tespit etmektir. İhtiyaçlarını belirleyen çevre, insanın sosyal bir varlık olması yönüyle önem kazanır. Fizikî, sosyal ve psikolojik çevre, bir taraftan insan ihtiyaçlarını belirlerken, diğer taraftan fertleri sürekli olarak etkisi altında bulundurur. Bu arada sûnî tarzda doğurulan algılama hataları ile fertler, belirli bir ideolojinin savunucusu haline getirilirler.
Propaganda faaliyetleri, zihinleri hedef alırken bu hedefe varmak maksadı ile zihinleri seferber etmektedir. İnsan zihninin yine insanı etkileyebilmesi için gösterdiği gayretler, propaganda alanında çok yeni tekniklerin doğmasını sağlamıştır.
Teknolojik gelişmelere paralel olarak gelişen propaganda teknikleri, "İNSANA NASIL DÜŞÜNMESİ GEREKTİĞİNİ DEĞİL; NE DÜŞÜNMESİ GEREKTİĞİNİ" kabul ettirmeye çalışır. Bu yönüyle eğitim ve propaganda arasında fark vardır. Ancak çeşitli eğitim sistemleri, propaganda tekniklerinden istifade etmektedir. Eğitimin belirgin özelliği olan müfredat programları, öğretim kadrolarını objektif olmaya zorlayan en önemli unsurdur. Müfredat programları dışında millî hedef ve politikalar adına özel fikir ve kanaatlerin ortaya konulması veya çeşitli görüş ve doktrinlerin münazara ve münakaşası, bilimsel iddialarla dahi yapılsa, eğitimi kendiliğinden ve kontrolsüz olarak propagandaya dönüştürecektir. Ayrıca güncel dahi olsa, çeşitli haber ve bilgilerin öğretim safhaları içerisinde topluluğa aksettirilmesi, grubun düşünce, davranış ve tutumlarına şahsi istekler ve inançlar istikametinde davranış değişiklikleri olmaktan çıkarak propaganda faaliyetlerine dönüşmüş olacaktır.
Propaganda, anlaşılır olmak zorundadır. Özel kitleleri hedef alan propaganda metinleri, bilhassa bu kitlelerin anlayacağı dil ve sloganlar üzerine bina edilir. Dikkat çekici ve anlaşılır tarzda hazırlanan propagandalar, hedef kitle ihtiyaçlarını ortaya çıkartmak için büyük gayret sarf eder. Hedef kitlelerin ihtiyaçları mevcut olmasa bile suni ihtiyaçlar körüklenerek sonuçta bu ihtiyaçlara cevap verecek yollar belirtilir. Belirtilen bu teklifler, genellikle hedef kitlenin ne düşünmesi gerektiğini vurgulayarak davranış değişikliklerini hedef alırlar.[4]
Propaganda reklamla birçok benzer tekniği kullanır. Reklama, bir ticari ürün için yapılan propaganda denilebilir. Ancak, propaganda genellikle politik veya milliyetçi temalar içerir. Propaganda, broşürler, posterler, TV veya radyo yayınları ve bunların dışındaki her türlü bilgi taşıyan medya aracılığıyla yapılır.
Kelimenin daha dar ve sık kullanılan anlamıyla propaganda politik bir amacı veya iktidarın çıkarlarını destekleyen bilerek çarpıtılmış veya saptırılmış bilgiye denir. Propagandacılar bir grubun istekleri yönünde halkın bir konu veya olayla ilgili görüşlerini değiştirmeyi amaçlarlar. Bu manada propaganda, aynı amacın insanlara istenen bilgilerin verilmesi yerine, istenmeyen bilgilerin kısıtlanmasını amaçlayan sansürün tersidir. Propagandayı diğer metodlardan ayıran, propagandacının halkın fikrini ikna etme ve anlatma yerine kandırma ve kafa karıştırmayla değiştirme isteğidir. Organizasyonun liderleri bilginin tek taraflı veya doğru olmadığını bilmelerine rağmen propagandayı yayan daha düşük rütbeli üyeler durumu bilmeyebilirler.
Kelimenin dinî kökenlerine uygun olarak yeni dinî hareketler için de bu hareketlerin hem taraftarları hem de karşıtları tarafından kullanılır. Kült karşıtları kült liderlerini yeni üyeler kazanmak için propaganda kullanmakla suçlarlar.[3]
Türklerin en zayıf oldukları sahalardan birisinin propaganda olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu, Osmanlı Devleti'nde de böyleydi. Türkiye Cumhuriyeti'nde de böyle olmuştur. Türklerin propaganda ile ilişkileri, yazılara, yalan iddialara cevap vermeye çalışmaktan ibaret kalmış, yani bir nevi pasif, kendini korumaya matuf bir gayretten öteye geçmemiştir. Bu davranış ise Türklerin daima suçlu durumda gösterilebilmesi için, karşı taraflara çok büyük bir rahatlık ve hareket serbestisi bırakmıştır.[5][6]
Sahipsiz, işsiz, gelecek umudu zayıf ve arayış içinde olan gençlerimiz, “beyin avcıları” tarafından “öğütme çemberi” içinde aşağıdaki yoğun sistematik propaganda kanallarının bazıları veya hepsine maruz kalarak gelişmiş “özgür, bol paralı ve renkli yaşantı” vaat eden ülkelerin bir parçası olmaya arzulamakta ve can atmaktadırlar. Yurt dışına gitmek ve geleceğini yurt dışında görmek Üniversite öğrencilerinin ana amacı haline gelmektedir.[7][8]
Târihçe
Propaganda, aile ve cemiyet hayatının teşekkülü ile başlamış, gittikçe gelişerek bugün amansız bir silâh hâlini almıştır. Mîlâttan önce 5. yüzyılda yaşamış ünlü Çin düşünürü Su-Tzu, "Savaşın Kitabı" adlı eserinde, âni ve şaşırtıcı hareketler ve gürültülerle düşmanın savaş azminin kırılması usûlleri üzerinde ehemmiyetle durmuş; aynı zamanda sevilen ve itimat edilen siyâsî ve askerî liderler hakkında hiyânet ve sahtekârlık şâyialarının yayılması, düşman karşısında bulunan kuvvetlerin ezici üstünlüğü hakkında haberler gönderilmesinin de mânevî ve yıkıcı tesirlerini belirtmiştir.
Hannibal, Roma üzerine yürürken; Attila ve Cengiz, akınlarına başlarken; her defâsında kuvvetlerinin ezici üstünlüğü ve dayanılmazlığı hakkında şâyialar çıkartarak harekâta başlamışlar, karşılarına çıkan kuvvetleri korku ve dehşet içerisinde bırakarak mukavemet azimlerini kırmışlardır. Osmanlı orduları, zapt ettikleri yerlerde, dâimâ adâlet ve şahsî hürriyete yer verdiklerinden komşularındaki adâletsizlik ve müsâmahasızlıklardan faydalanarak, onların azimlerini önceden kırmış ve bu hâl, muvaffakiyetlerini kolaylaştırmıştır. 17. yüzyılda, Katolik inançları dışında Martin Luther tarafından meydana getirilen Protestanlık mezhebinin fazla taraftar toplaması, Rönesans hareketinin belli başlı bir akım hâlinde belirmesi, papalığın nüfûzu üzerine tesirini arttırmağa başlamış, buna karşılık Papa XV. Greguar (Gregory) tarafından “Congregation de Propagandistes” (İnancı Yayma Meclisi) adı verilen kardinaller meclisi toplantıya çağrılmış, bu meclise Katolik inançlarını üstün tutmak için yeni mezhep ve cereyanlarla mücâdele (propaganda) vazifesi verilmişti. İşte "propaganda" kelimesi, terim olarak buradan doğmuştur. Kelimenin kökü, Latince “yayılması gereken şey” mânâsına gelen “propago”dan çıkarılmıştır.[2]
Propaganda teknikleri ilk defa 20.yüzyılın başında gazeteci Walter Lippman ve halkla ilişkilerin babası kabul edilen Edward Bernays (Sigmund Frued'un kuzeni) tarafından tanımlanmış ve bilimsel bir şekilde uygulanmıştır. I. Dünya Savaşı sırasında, Lippman ve Bernays ABD Başkanı Woodrow Wilson tarafından görevi İngiltere yanında savaşa girmek için kamu oyunun fikrini etkilemeyi amaçlayan Creel Komisyonu'na katılmak üzere tutulmuşlardır.
Lippman ve Bernays'ın propaganda kampanyası altı ay içinde o kadar büyük anti-Alman histerisi yaratmıştı ki, Amerikan iş alemini (ve diğerlerinin yanında Adolf Hitler'i de) kamu oyunu geniş boyutlu propaganda ile kontrol etme potansiyeli ile etkilemiştir. Bernays, "grup zihni" ve "niyetin tasarlanması" gibi pratik propaganda çalışmalarında kullanılan tanımları ortaya atmıştır.
Mevcut Halkla ilişkiler endüstrisi, Lippman ve Bernays'ın çalışmalarının direkt sonucudur ve hâlâ ABD hükümeti tarafından kullanılmaktadır. 20.yüzyılın ilk yarısından sonra Bernays ve Lippman, çok başarılı bir halkla ilişkiler şirketi işletmişlerdir.
II. Dünya Savaşı propagandanın bir silah olarak hem Hitler'in propagandacısı Joseph Göbels, hem de İngiliz Politik Savaş İdarecisi tarafından sürekli kullanıldığı bir savaş olmuştur.[3]
Propagandanın Özellikleri
Hedef kitlelere ulaşmak zorunda olan propaganda, en uygun iletişim aracından istifade eder. Toplumda haber ve bilgi akışını sağlayan kitle iletişim araçları, zayıf kişileri etkilemek ve dikkatleri üzerinde toplamak gibi özelliklere sahip olduğundan toplumsal kabul işleminin gerçekleşmesine yardımcı olur. Bilhassa kalkınmakta olan ülkelerdeki toplumlarda propaganda kanallarının doğurduğu değişiklikler, çok fazla olmaktadır. Pek tabii olarak, gençlik kesimlerini de yeni bir oluşum içinde olduklarından propagandadan en fazla etkilenen gruplardan birini oluşturmaktadır.[9]
Propagandanın Çeşitleri
1. Siyâsî Propaganda
Bir devletin dünya devletleri arasındaki yerini belirtmek, güvenli bir hayata hazırlayarak, gelecek nesillerin huzûr içinde yaşamalarını sağlamak için, savaşa başvurmadan aldığı tedbirlerin hepsine birden "siyâsî propaganda" denir.
2. Askerî Propaganda
Mevzusu daha çok askerî olan bu propaganda şekli, düşman halkına, silahlı kuvvetlerine ve işgâl altında bulunan yerlerdeki dost unsurlara hitap eder. Mekân bakımından şu kısımlara ayrılır:
a) Stratejik askerî propaganda: Daha ziyâde cephe gerisine ve uzun vâdeli işlere yöneliktir. Düşman halkı ile hükümetinin arasını açacak, onu isyâna teşvik edecek, kânun ve emirlere karşı getirecek şekilde tahriklerde bulunur. İş yerlerindeki sivil halkı, işçileri verimsiz çalışmaya teşvik eder. Bu sûretle düşmanın harp gücünü yok etmeğe çalışır. Yeraltı mukâvemet unsurları ile beşinci kol mensuplarını mânen ve maddeten destekler. Halkın rûhunda panik ve korku hislerini kökleştirerek, onu göçe ve karışıklığa teşvik eder.
b) Taktik askerî propaganda: Daha ziyâde ileri bölgelerde muhârebe harekâtını desteklemek üzere yapılan ve belirli gruplara yöneltilen propaganda şeklidir. Taktik askerî propagandanın gâyesi:
- Düşman kıt'alarını veya erlerini teslim olmaya veya ateş kesmeye iknâya çalışır.
- Durum teslim olmaya müsâit olmadığı zamanlarda, subay ve erler arasında anlaşmazlık çıkarmaya, morallerini bozmaya ve onları kaçmağa teşvik eder.
- Düşmanın panik hâlinden istifâdeye ve harekatın yöneltildiği bölgelerden kısa zamanda temizlenmesine yardım eder.
Bütün bu çalışmalarda, kötü durumlara müdâhale etmek üzere bulunan askerî direnişlerinin kırılmasına; silâh ve vazifelerini terk etmelerine; nefislerini korumalarına; çoluk ve çocuklarına karşı hasretlerini arttırmak için, his ve içgüdülerini kamçılamaya gayret edilir.
c) İdârî propaganda: Bu propaganda şekli, kıt'alarımızın işgâl ettiği topraklardaki düşman halkına hitap ederek ve onları belirli istikâmetlere yönelterek idârelerini kolaylaştırmaya yarar. Daha ziyâde tâlimât, emirler ve gözdağı şeklinde neşriyât, beyânât ve îlânlarla yapılır. Yasaklar, cezâlar, mükellefiyet (bir işi yapmaktan kaçınılamama) ve rüçhaniyetle (üstünlükle) kendi başarılarımız hakkında bilgi verir. Silâh ve gıdâ maddelerinin teslim tarzı, amme hizmetlerinin cereyan şekli, harap olan lüzumlu ve âcil tesislerin tâmiri, yasak bölgeler hakkında halkı aydınlatır.[2]
Propaganda Teknikleri
Sosyal psikoloji araştırmalarına dayanan bazı teknikler propaganda oluşturmak için kullanılır.
Propaganda mesajlarının hangi yollarla ulaştırılacağı önemlidir ama bilgi yayılımı stratejileri sadece propaganda mesajı ile birleştikleri zaman propaganda strateji halini alırlar. Bu mesajları tanımlamak, mesajların hangi yollardan yayıldığını çalışabilmek için şarttır. Bu yüzden propaganda oluşturmak için aşağıdaki teknikleri bilmek gereklidir:
Korkuya başvurma: Korkuya başvurma genel nüfusta korku yaratarak bir konuya destek saylamayı amaçlar. Örneğin, Joseph Göbbels Teodore Kaufman'nın Almanya yok olmalı sözlerini kullanarak Müttefiklerin Alman halkını yok etmeyi amaçladığını iddia etmiştir.
Bir otoriteye referans: Bir fikri, görüşü veya hareket planını desteklemek için bir otorite veya makam sahibini referans vermek.
Tren etkisi: Hedef kitleye "herkes bunu yapıyor" diyerek bir hareket tarzını kabul ettirmek.
Kalabalığa katıl: Bu teknik insanların kazanan tarafta olma dürtüsünü kullanır. Bu teknik hedef gruba bunun bir kitle hareketine döndüğü ve onların da katılmasının kendi çıkarlarına olduğunu söylemeyi içerir.
Kaçınılmaz zafer: Trene henüz katılmamış olanlar, kesin zafere giden yolda gidenlere katılmaya çağrılır. Hali hazırda trende olan veya kısmen trende olanlara da kalmalarının en iyi hareket olduğu fikri verilmiş olur.
Direkt emir: Bu teknik karar verme sürecini basitleştirmeyi amaçlar. Propagandacı resimler ve kelimeler kullanarak dinleyicilere tam olarak ne yapmaları gerektiğini söyler. Diğer olası seçenekleri ortadan kaldırır. Emri vermek için otorite figürleri kullanılabilir ama şart değildir. Sam amcanın "seni istiyorum" resmi, bu tekniğe örnektir.
Reddin elde edilmesi: Bu teknik, bir fikrin nefret edilen, korkulan veya küçük görülen bir grupta popüler olduğu imajının verilmesiyle bu fikrin reddinin temin edilmesinin içerir. Dolayısıyla eğer, nefret edilen veya küçük görülen bir grup insanın da aynı fikri savunduğu inandırılırsa hedef kitle bu görüşü terk eder.
Parıltılı genellemeler: Parıltılı genellemeler bilgi veya akıl yürütme gerektirmeden kabul edilmesini sağlamak için yüksek değer taşıyan olgular ve inançlarla alakalandırılmış, yoğun, duygusal olarak çekici sözlerdir. Yurt sevgisi, memleket; barış, özgürlük, onur, v.s. gibi duygulara alakalandırılır. Sözler muğlak ve herkes için başka bir manaya gelebilecek olsa da anlamları hep olumludur: "Propagandacının olguları ve programları her zaman iyidir, tercih edilir, erdemlidir."
Rasyonalizasyon: Bireyler veya gruplar tartışılır davranış veya inançları bazı genellemelerle akılcı yapmaya çalışabilirler. Muğlak ve hoş sözler genellikle böyle hareket ve inançları haklı göstermek için kullanılır.
Kasıtlı muğlaklık: Genellemeler kasıtlı olarak muğlaktır ki, hedef kitle kendi yorumlarını katabilsin. Amaç kitleyi gerçekliğini analiz etmeden veya uygulanabilirliğini veya mantıklılığını incelemeden bazı belirsiz sözlerle harekete geçirmektir.
Transfer: Aynı zamanda ilintilendirme olarak da bilinen bu teknik, bir birey, grup veya bir değerin iyi veya kötü özelliklerini bir diğerine hedef kitleye kabul ettirmek veya red ettirmek için aktarmaktır. Bu teknik genellikle suçu problemin bir üyesinden diğerine transfer etmek için kullanılır.
Nedeni aşırı basitleştirmek: Karmaşık sosyal, politik, ekonomik veya askerî sorunlara popüler genellemelerle cevap vermek.
Sokaktaki adam: Sokaktaki adam yaklaşımı propagandacının görüşünün sokaktaki adamın sağ duyusu tarafından da desteklendiğini göstermektir. Hedef kitlenin güvenini kazanmak için gayri resmi bir havada ve tarzda sunulur. Propagandacılar sokak dili ve davranışı kullanarak kendi görüşlerinin ortalama bir kişinin de görüşü olduğu izlenimi verir.
Tanıklık: Tanıklıklar alakalı veya alakasız alıntılardır. Özellikle bir kişiyi, politikayı, hareketi veya programı desteklemek veya yermek için söylenmiş sözlerden yapılan alıntılardır. Alıntı yapılan kişinin (uzman, halk tarafından saygı duyulan bir kişi v.b.) şöhreti sömürülür. Tanıklık saygı duyulan bir kişinin propaganda mesajına resmi desteğini içerir. Bu hedef kitlenin kendini bu saygı duyulan kişi ile özdeşleştirmesi ve onun fikirlerini kabullenmesi amacıyla yapılır.
Damgalama: Bu teknik propagandanın hedefini nefret edilen veya istenmeyen bir şeyle damgalayarak onun hakkında bir önyargı oluşmasını sağlamayı içerir.
Günah keçisi: Suçu aslında suçlu olmayan bir kişiye veya gruba atmak. Böylece gerçekten suçlu olanlar korunur veya sorunun çözümüne harcanacak çabalardan dikkat başka yere çekilir.
Erdem sözleri: Bunlar bir kişi veya konuya başlandığı zaman hedef kitlede olumlu bir imaj sağlayacak sözlerdir. Barış, mutluluk, güvenlik, akıllı liderlik, özgürlük v.b.
Sloganlar: Slogan kısa, çarpıcı bir söz veya cümledir. Damgalama içerebilir. Slogan haline getirilmiş fikirler ikna edicidirler.
İfade edilmemiş kabuller: Bu teknik propaganda mesajınız açıkça ifade edildiği takdirde kabul görmeyecekse kullanılır. Bunun yerine mesaj sürekli farz edilir veya kabul edilir. Pazar popülizmi bu şekilde yayılmıştır. Çok az insan çıkıp pazarın demokrasinin yerine almasını söylemiştir ama bir çoğu pazarın ne kadar etkin olduğunu ve nasıl eski düzeni ortadan kaldığından söz etmiştir.[3]
Propagandanın Hedefi ve Tesiri
Propaganda, belli bir kitleye, bir memlekete veya bütün dünyâya hitap edebilir. Bu husus propagandanın mevzuu veya maksadına bağlıdır. Zaman ve zemine uygun olarak, herhangi bir mevzu üzerinde esaslı tertiplenmiş olan propaganda, çok tesirli olmalı, aksi halde verimsiz olur. Aynı mevzu üzerine yapılan propagandanın metin ve ifâde tarzı, hitap ettiği kitleye göre değişir. Bir zümreye methettiği bir hususu, diğer bir zümreye kötüleyebilir. Bu bakımdan propaganda çok yüzlüdür. Muhâtabına göre fikir ve dil kullanır. Propagandaya kapılıp kalmamak, muhatap olanların inancına, kültürüne, zekâsına ve şuuruna bağlıdır.
Askerî propagandanın hedefi genellikle şu üç unsur olmuştur:
- Düşman silâhlı kuvvetleri.
- Düşman silâhlı kuvvetlerini destekleyen kendi halkı.
- Düşmanın işgâl etmiş olduğu yabancı memleketin halkı.[2]
Propagandanın Kaynakları
Propaganda, kaynaklarına göre başlıca üçe ayrılmaktadır:
1. Beyaz ve Açık Propaganda
Tamâmen açık çalışır, kaynaklarını gizlemez, herhangi bir hâdiseyi bütün çıplaklığı ve müspet delilleriyle ortaya koyar. Meşru bir hakkın müdâfaasını yapar, propaganda mevzuları genellikle hükümetin kontrolünden geçtiğinden haberler yarı resmî sayılır. Hakikatten ayrılmaz, muhataplarının tereddütsüz kabul etmeye alıştıkları, propaganda kaynağına olan îtimâtlarını sarsar. İkinci Dünyâ Harbinde BBC radyosunun neşriyâtı, müttefiklerin Kore'de kullandıkları broşürler, Kıbrıs meselesinde Türk tezini izah etmek için Güney Amerika'ya giden iyi Niyet Heyeti, beyaz propagandanın en güzel misâlleridir.
2. Kara Propaganda
Beyaz propagandanın tamâmen aksidir. Hakîkî kaynak dâimâ gizlidir. Haberin asıl kaynaktan başka bir yerden çıktığı intibaı verilir. Yalanı hakîkât, hakîkatı yalan yapmaya, istediğine inandırmaya ve ortalığa nifak sokmaya çalışır.
İkinci Dünyâ Harbi esnâsında İngilizler tarafından kullanılan ve Almanlar tarafından istekle dinlenen “Soldaten Sender Celais” ve “Gustav Sieg Pried Eins” adlı istasyonlar meşhurdur. Bunlardan bilhassa “Gustav Sieg Pried Eings”in yorumcusu, Nazi Partisine âit en son skandal ve dedikoduları kendine has bir uslûpla, kışlada oturup konuşan iki askerin ağzından gâyet canlı, eğlenceli ve mizâhî bir şekilde anlatmış ve ekseriya en ince teferruâtına kadar doğru olan bu haberler çok dinleyici bulmuştur.[3]
Psikolojik savaşın propaganda çeşitlerinden biri kara propagandadır. Psikolojik savaşta propaganda çok önemli bir yer tutar. Kara propaganda da kaynak belirlidir ama başka kaynaklardan çıkıyor gibi gösterilir. Kara propaganda yönteminde hile vardır. Entrika, yalan, iftira, fitne, sinsilik ve sahte delil serbesttir. Gizlilik esastır
Kara propaganda da gerçekleri değiştirmek, inançları sarsmak ve kamu efkârını karıştırmak amaçlar. Kaynağı belli olmamalıdır, anlaşıldığı zaman, tesiri olmaz, geri teper ve düşmanlık duygularının artmasına neden olur.
Kara propagandanın malzemesi yalan ve iftira, bozgun, çıkarcı her türlü yoldur. Sahte delil vardır. Bunun için, var olmayan her şeyi var gibi gösterir. Yalan, gerçekmiş gibi inandırıcı bir şekilde ortaya atılır. Kara propaganda da nifak, ortalığa sokup karıştırmak için çok kullanılan bir yöntemdir.
Kara propaganda da kaynak daima gizlidir. Her ne sebeple olursa olsun kaynak ortaya çıktığında her türlü sorumluluk reddedilecek şekilde önceden hazırlıklı olunur. Kaynak gizli kaldıkça; yalanlar, rivayetler, şayialar, dedikodular verimli sonuçlar verir. Amacı, muhatapların ruhi çöküntüye götürülmesidir. Bu yöntemi uygulayanlar hiçbir ahlâkî ve vicdani sorumluluk duygusu taşımazlar. Akla gelebilecek her şeyi hedef olarak ele alırlar.[10]
3. Gri veya Bulanık Propaganda
Beyaz ve kara propagandanın arasıdır. Hakîkât ve yalanı birbirine karıştırmak sûretiyle çalışır. Kaynak gizlidir, dost veya düşman tarafından geldiği kesin olarak bilinmez, hâdiseler tahrif edilir. Bir işi veya olayı kendi arzu ettiği şekilde göstermek ister, dolayısıyla de mübâlağa ve yalana daha fazla yer verir. Gri propagandada verilecek haberin alâka çekici, zihinleri kurcalayıcı ve kıymetli olması lâzımdır. Muhtelif sebep ve bahânelerle çıkarılan şâyialar gri propagandanın en iyi misâlidir.[2]
Beyaz propaganda'nın kaynağı bellidir. Kara propaganda, dost bir kaynaktan geliyormuş gibi görünür; ama gerçek, tersidir. Gri propaganda, nötr bir kaynaktan gelir gözükür; ama aslında karşı taraftan gelmektedir.[3]
Maksat ve Öetodlarına Göre Propaganda
1. Taarruzî Propaganda
Arzu edilmeyen bir harekete mâni olmak, istenilen bir hareket için hazırlıklı bulunmak veyahut da hedef olarak seçilen memlekette veya milletlerarası bir ihtilâl, cemiyetlerarası bir anlaşma maksadıyla yapılır. Daha ziyâde kandırıcı bir mâhiyet taşır. Hedef memleket üzerine girişeceği faaliyetlerle, emniyetsizlik, şüphe ve tereddüt meydana getirerek fikrî ayrılıklar teşekkül ettirir. Milleti sefahat ve tembelliğe sevk eder. Millî ahlâkı bozmak sûretiyle müsâit bir zemin meydana getirdikten sonra seferde millî birliği yıkarak, milletle hükümet ve ordu arasındaki karşılıklı güveni sarsar, harbe devam arzu ve isteklerini kırmağa, müttefiklerarası güveni bozmaya çalışır. Anarşi çıkarmak ve terör en büyük silâhıdır.
2. Koruyucu (Tedafüî) Propaganda
Taarruzî propagandaya uğrayan memleketlerin kendisini korumak için tatbik ettiği propaganda şeklidir. Kabul edilmiş ve hükmü yürürlükte bulunan bir sosyal hareketin veya diğer halk hareketlerinin devamı için yapılan çalışmaları ihtivâ eder. Tedafüî propaganda, millî birliği muhâfaza etmek; savaşa devam istek ve arzusunu, savunma azim ve irâdesini güçlü tutmak; millet ve hükümet arasındaki karşılıklı güveni kurmak ve muhâfaza etmek; düşmanın taarruzî propagandasını tesirsiz bırakarak, morali korumak ve yüksek tutmak için çalışır.
3. Anlaşma Propagandası
Bu tarz propagandanın taarruz veya savunma ile alâkası yoktur. Maksat, eşit haklara sâhip olan memleketler arasında kültür özelliklerini muhâfaza ederek, barışçı bir yol tatbikini, harpte ittifaklar teminini sağlamaktır. Haklı ile haksız arasında ve iki haklı arasında en iyi tatbik şeklini bulur.
4. Baskın Şeklinde Propaganda
Karşı tarafı savunmada bırakmak veya aleyhteki hakîkatı körleterek zihinleri bulandırmak maksadıyla âni olarak yapılan propagandadır. Meydana gelen durumdan kısa bir zamanda faydalanılır, bilâhare propagandadan vazgeçilir.[2]
Propaganda Araçları
Propagandanın yayılması ve istenilen unsurlar üzerinde tesirini yapabilmesi için, muhtelif vâsıtalar kullanmak îcâp eder. Zaman ve zemine göre değişen bu vâsıtaların başlıcaları şunlardır:
1. İnsan
Propaganda vâsıtası ne kadar gelişirse gelişsin, yine ön plânda bizzat insanın kendisi rol oynamaktadır.
a) Açık propaganda elemanları: Açık olarak propaganda vazîfesini üzerine almış olan kimselerdir. Belirli bir fikrin müdâfaasını yaparlar. Her fırsat bulduklarında derhal konuşmaya ve münâkaşaya başlayarak inandıkları ve memur edildikleri fikrin propagandasını yaparlar. Bilhassa iç politika üzerinde bu şekilde propagandanın rolü büyüktür. Demokrasi idârelerinde iktidar ve muhâlefet arasında durmadan devam eden bu yarışma, totaliter rejimlerde sâdece iktidârın vâsıtasıdır. İkinci Dünyâ Savaşında, Alman Propaganda Bakanı Göbels'in, “Kahve yerine nohut, tereyağı yerine top!” diye bağırmasını Alman halkı uzun müddet unutmamış, bu sûrette ideali uğruna her şeyi mübah ve normal görmüştü.
b) Gizli propaganda ajanları: Özel sûrette yetiştirilmiş olan bu ajanlar, çeşitli insan toplulukları arasında hakîkî hüviyet ve vazifelerini gizleyerek faaliyet gösterirler. Bunlar genellikle bir kimseye hitâp etmezler, bilhassa kalabalık yerlerde birbirleriyle konuşuyormuş gibi, mahiyeti ve kaynağı meçhul dedikodular hâlinde fikirlerini etraftakilere duyururlar.
2. Radyo
Arzu edilen fikrin daha uzak bölgelere yayınlanması için kullanılan bir propaganda vâsıtasıdır. Bugün gerek her ev için en mühim ihtiyaç vâsıtası olması, gerekse elektrik dalgalarının mesâfe, coğrafî engel ve siyâsî sınır tanımaması, radyonun propaganda vâsıtası olarak önemini daha fazla arttırmaktadır. Radyo, haber, konuşma, konferans, hikâye, temsil, istatistikî bilgiler, raporlar, müzik gibi hislere ve mâneviyata tesir edici yayınlarıyla, propaganda husûsunda en büyük rolü oynamaktadır.
3. Televizyon
Söz ve filmin bir araya gelmesi, yâni göz ve kulağa hitap etmesi bakımından televizyon fevkalâde bir propaganda aracıdır.[2] Gerek ABD'deki televizyon kanallarının hedef ülkedeki şubeleri, gerekse bazı yerli televizyon kanalları diziler, belgeseller, filmler, yarışmalar vs aracılığı ile “Amerikan Rüyası”nın vaad ettiği gösterişli, zengin yaşamların reklamı yapılmaktadır. Televizyon kanalındaki reklamlar ayrıca genç toplumu “tüketici toplumu” yapmaktadır. Görsel iletişim kanlarlı gençlere “anı yaşama” olgusu verilmekte, gelecek vizyonundan yoksun, narsist ve dış görünüşe önem veren, politik görüşü olmayan, dinsel ve ahlaksal
inançları önemsemeyen, geleneksel kurumlar yerine markalara güvenen bir gençlik yaratmaktadır. Yani öğle bir gençlik yaratılmaktadır ki gençler “Düşünüyorum öyleyse varım” demek yerine “Tüketiyorum öyleyse varım” diyor. Bazı televizyon programları belli politikalar doğrultusunda belli bir yöne kanalize edebilmek için örtülü olarak bilinçsizleştirilmektedir.[7][8]
4. Sinema
Toplu yaşayışta hemen her sınıf halkın en büyük eğlence vâsıtalarından biri olan sinema, insanların gördükleri hâdiseleri îzah ederek tamamlayan ve bunu müzikle de takviye ederek daha câzip hâle getiren tesirli bir propaganda vâsıtasıdır. Esâsen her film, müspet veya menfî bir konunun propagandasını yapar. Kültür, doküman ve aktüalitede dahi bol miktarda propaganda unsuru vardır. Propaganda maksadı için hazırlanmış, usta bir film yapımcısının elinden çıkmış, sansürün gözünden kaçan sahneleriyle yabancı memleketlere girmiş olan filmler, en mükemmel propaganda vâsıtalarıdır.
5. Fotoğraf ve Karikatürler
İnce bir zekâ ve kâbiliyet tarafından içinde bulunulan duruma, hâdiselere ve düşmanın rûhuna nüfûz edecek şekilde hazırlanan karikatür ve fotoğraflar, düşmana elindeki silâhı attıracak kadar tesirli birer propaganda vâsıtası olurlar.
6. Panayırlar, Sergiler ve Enternasyonal Fuarlar
Propagandacıların en çok faaliyet gösterdikleri sahalardır. Bilhassa enternasyonal fuarlarda ticârî maskeler altında birçok siyâsî düşüncelerin de propagandasını yapmak imkânı elde edilir. Temsil ettiği memleketin biraz da mübâlağalı olarak varlığını göstermek sûretiyle karşı tarafı korkutarak, yahut hayran bırakarak maksadına ulaşır.
7. Gazete, Broşür ve Kitaplar
Bugün medenî insan için, gazete elden düşürülmesi imkânsız bir yayın vâsıtasıdır. Her olay; yazı, karikatür ve resim olarak gazete vâsıtasıyla kolayca yayınlanabilir. Gizli maksatlar için hazırlanıp, kaynağı meçhul olarak elden ele dolaşabilen ve îcâbında saklanabilen küçük broşürler de propagandanın en tehlikeli vâsıtalarıdır. Bunlardan başka duvar ilânları, afişler, beyannâmeler, istatistikler, raporlar, şiirler, hicivler, nükte ve şarkılar, müzik ve piyesler de propaganda vâsıtalarıdır.
8. Turistik Geziler ve Seyyar Sergiler
Son zamanlarda bütün dünyâ milletleri tarafından bu şekilde, ticârî gâye ve turist çekmeyi hedef edinen seyyar sergilerle, dinlenme ve görgü ihtiyaçlarını gidermek için tertiplenen turistik geziler propaganda maksadıyla yapılmaktadır.
9. Din adamları ve Hac Ziyâretleri
Belirli zamanlarda yapılan hac ziyâretleri, propaganda için müsâit bir zemin meydana getirmektedir. Bilhassa Mekke'de yapılan hac ziyâretlerine Sovyetler çok önem vermekte, buraya hacı adayı maskesi altında gönderdiği elemanlarıyla komünizm propagandası yaptırırlardı. Hattâ Moskova Câmii İmâmı Salihov, Araplar arasında muhtelif fırsatlarda konuşmalar yaparak “Kur'ân ile komünizm prensiplerinin bir dereceye kadar müşterek olduğunu” (!) izah edecek kadar ileri gitmiştir.
10. Kuruluşlar
Topluluk içinde yaşayan insanlar dâima yanında bulunanlarla münâsebette olduklarından onu dinler, onu görür ve onunla temas ederler. Meselâ aynı dinden olanlar, aynı şehirde oturanlar, aynı siyâsî partinin mensupları, aynı kulübün taraftarları, aynı cemiyete dâhil olanlar, aynı ilmî ve edebî mesleğe mensup kimseler, hattâ aynı gazetenin dâimî okuyucuları, birbirleriyle temasta bulunsun veya bulunmasınlar aralarında mânevî bir birlik teşkil ederler. İşte bu sûrette meydana gelen kitleler, hâriçten gelen tahriklere karşı çok hassastırlar. Bu hâl, propagandacı için bulunmaz bir fırsattır.
11. Para
Maddî bütün imkânları şahsında toplayan ve bu yolda mâneviyât üzerinde tesir yapan bir propaganda vâsıtasıdır. Para, çeşitli propaganda vâsıtalarının teminine ve bizzat kullanılarak arzuların yerine getirilmesine sebep olmakla berâber, çok defâ kendisi de propaganda vâsıtası olarak kullanılmıştır. Amerika iç harbinde karşı taraf askerlerini kandırmakta kullandığı gibi İkinci Dünyâ Harbinde Almanlar, Rus parasını taklit ederek bir gece balonlar içinde Rus toprakları üzerine salmışlar. Bilâhare Rus uçaklarının bunları tahrip etmesiyle meskun yerlere yağan paralar, fakir halkın eline geçmiş. Bol paraya kavuşan halk, yüksek zümrenin alışverişine tahsis edilen mağazalara hücûm etmiş; bu sûrette komünist idâreciler halkın elindeki parayı toplamak için uzun zaman uğraşmak mecburiyetinde kalmıştır. İkinci meşrutiyetten sonra çıkarılan paralar üzerindeki “Hürriyet”, “Müsâvat” (Eşitlik), “Adâlet” yazısı; Fransa İhtilâlinde paranın bir propaganda beyannamesi olarak ihtilâlcilerin parolalarını taşıması da birer misâldir.
12. İnsan İhtiyaçlarına Ait Eşyâlar
Muhtelif cins ziynet ve diğer insan ihtiyaçlarına âit eşyâlarla çeşitli gıdâ maddeleri, iktisâdî sahada propaganda vâsıtası olarak kullanıldığı gibi, aynı zamanda bunların ambalajları arasına çeşitli propaganda broşürleri konarak propaganda taşıyıcı vazifesinde kullanılmaktadır. Meselâ kibrit kutuları, sigara paketleri, çikolata ve bisküvi ambalajları, makara içleri en müsâit yerlerdir.
13. Manevra ve Tatbikatlar
Millî savunma politikasının en güzel propaganda vâsıtasıdır. Bilhassa, yabancı devlet temsilcileriyle ataşeleri huzûrunda; yerli ve yabancı basın mensupları önünde yapılan bu gibi hareketler, ordunun iç ve dış îtibârının arttırılmasında en büyük tesiri yapar.
14. Donanmaların Ziyâretleri
Donanmaların yabancı memleketlere yapacakları ziyâretler, denizlerdeki varlığının gösterilmesi bakımından, en büyük propaganda vâsıtasıdır.
15. Her Tür Hava Taşıt Araçları
Propagandanın daha çok ve daha uzak sahalara yayılması bakımından uçaklar, helikopterler, balonlar, paraşütler; yerine göre çok yüksekten bırakılarak, yerine göre pilotsuz olarak radyo dalgalarıyla veya tamâmen serbest olarak düşman içlerine sevk edilmek için kullanılan en iyi vâsıtalardır.[2]
Bir Propaganda Aracı Olarak Medya
Kitle medyası, günümüzde toplumları bilgi bombardımanına tutan özelliğiyle başta medya alanındaki araştırmalar olmak üzere, pek çok tartışmanın konusu olmuştur. Özellikle küreselleşme çağında kitle medyasının gerek ulusal gerekse uluslararası siyasette belirleyici bir etken olmaya başlaması ve medya organlarının mülkiyetinin büyük sermaye gruplarının eline geçmesi, tartışmaların eksenini oluşturur. Kitle medyasının, zaman zaman halkta açık bir rahatsızlık uyandıracak şekilde bazı iktidar odaklarının lehine kampanyalar yürütmesi, tartışmayı daha da önemli hale getirir. Tartışmanın temeli şudur: Kitle medyasının mülkiyet yapısı, iktidar yapılarıyla yakınlığı vs. düşünüldüğünde, objektif bir yayıncılık yapmasını beklemek gerçekçi midir? Medyanın işleyişini açıklamaya dönük olarak iki başat yaklaşımdan söz edebiliriz. Bunlardan birincisi, liberal yaklaşımdır. Liberal yaklaşım, bu beklentinin gerçekçi olduğunu savunur. Kitle medyası, her ne kadar mülkiyet bakımından büyük sermaye gruplarının elinde olsa da, okuyucu/izleyici kitlesine karşı taşıdığı sorumluluk ve medya profesyonellerinin mesleki değerleri onu sapmalardan ve tarafgir bir yayıncılıktan koruyacaktır.
Diğer yaklaşım ise, medyanın radikal eleştirisidir. Radikal eleştirinin öncülüğünü, Edward S. Herman ve Noam Chomsky yapmışlardır. Kitle medyasının radikal eleştirisinde başyapıt olarak kabul edilen eser ise, iki entelektüelin "Rızanın İmalatı: Kitle Medyasının Ekonomi Politiği" adlı kitaplarıdır.[11] Herman ve Chomsky"nin tezleri şudur: Medya çağımızda devlet iktidarının ve seçkinlerin ihtiyaçlarını karşılayan bir propaganda modeli olarak işlev görür. Gerçekliğin çarpıtılmış bir algısının sunulması, belli gerçekler gizlenirken bazılarının öne çıkartılması, seçkinlerin gündeminin toplumun gündemi haline getirilmesi ve seçkinlerin politika hedefleri doğrultusunda toplumun siyasi kampanyalarla yönlendirilmesi bu ihtiyaçlar arasındadır.
Demokratik ülkelerde medyanın bir propaganda aracı olduğunu görmek resmi sansürün bulunduğu ülkelere göre daha zordur. Bu tür ülkelerde medyanın sistemi ve kurumları dönemsel olarak eleştirmesi, zaman zaman çeşitli medya organlarının oldukça farklı görüşleri savunması medyanın propaganda aracı olma rolünü gizler ve bu rolü daha inandırıcı şekilde yerine getirmesini sağlar.
Noam Chomsky ve Edward S. Herman'ın "Rızanın İmalatı" kitabında yanıtı bulmaya çalıştıkları soruyu şöyle formüle edebiliriz: Medya nasıl oluyor da resmi bir sansür olmadan seçkinlerin ve iktidar sahiplerinin çıkarlarına düzenli bir şekilde hizmet edebiliyor?
Sorunun yanıtı medyanın yapısal bir analizine girilerek verilir. Medya bazı yapısal "süzgeçlere" sahiptir. Haberler, yorumlar vs. bu yapısal süzgeçlerden geçtikten sonra zaten zararlı malzemeden büyük ölçüde arındırılmış olacak ve seçkinlerin gündemi ve çıkarlarıyla örtüşecektir. Yapısal süzgeçler neyin haber değeri taşıyıp taşımadığını, verilen haberlerin ve yapılan yorumların hangi öncüller üzerine temelleneceğini belirler. Bu yanıt gazetecilerin, köşe yazarlarının, muhabirlerin ve diğer medya profesyonellerinin sistemin bilinçli ajanları olup olmadıkları sorusunu geçersiz kılar. Aslında bu insanların çoğu mesleki değerlere önem veren ve gerçekten objektif gazetecilik yaptığına inanan insanlardır. Ama süzgeçler öyle bir şekilde işler ki, büyük bir tarafgirlik taşıyan tutumlar gazetecilerin neredeyse otomatik reflekslerine dönüşmüştür.
Bu yapısal süzgeçler şunlardır:
- Medya şirketlerinin büyüklüğü, tekelci yapısı ve kâr yönelimli olması;
- Kitle medyasının temel gelir kaynağının reklamlar olması;
- Kitle medyasının haber kaynaklarının çoğunlukla iktidar yapıları ve bu iktidar yapılarına hizmet eden "uzmanlar" olması
- Medyayı disiplin altına alan bir araç olarak "tepki üretimi" ve
- Ulusal bir din ve denetim aracı olarak söz konusu ülkede dönemsel olarak öne çıkan ideoloji.
Noam Chomsky ve Edward Herman süzgeçlerden oluşan bu yapısal analizi "Propaganda Modeli" olarak adlandırırlar. Elbette bu modelin bazı olgusal verilerle desteklenerek ortaya konması yeterli değildir. Medyanın, somut bazı olaylar temel alınarak gerçekten bir propaganda aracı gibi işleyip işlemediği de gösterilmelidir.[12][13]
Sonraki Sayfa >>
Kaynaklar
[1] tr.wikiquote.org/wiki/Propaganda
[2] Yeni Rehber Ansiklopedisi, "Propaganda" maddesi, İhlas Gazetecilik, İstanbul 1993, c.16, s.342-346.
[3] tr.wikipedia.org/wiki/Propaganda
[4] H. Halil Ergene, "Neden Hedef Türkiye", Kiyap Yayın Dağıtım, Yenişehir / Ankara 1993, s. 128-129
[5] Kamuran Gürün, "Ermeni Dosyası", TTK Basımevi, Ankara 1983, s. 40-44.
[6] www.ermenisorunu.gen.tr/turkce/sorun/propaganda.html
[7] Prof.Dr. Muammer Kaya, "Türkiye"de Araştırma-Geliştirme: Ne Durumdayız? Ne Yapmalıyız?", TİSK Yayın No: 285, Ankara Eylül 2007, s.119.
[8] www.universite-toplum.org/pdf/pdf.php?id=352
[9] H. Halil Ergene, a.g.e., s.129-130.
[10] Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Kara Propaganda", www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=47311
[11] Edward S. Herman ve Noam Chomsky, "Rızanın İmalatı: Kitle Medyasının Ekonomi Politiği", Aram Yayıncılık, Mart 2006.
[12] Taylan Doğan, "Bir Propaganda Aracı Olarak Medya", 7 Ağustos 2006.
[13] www.bgst.org/keab/ManufacturingConsent.asp
[14] H. Halil Ergene, a.g.e., s.130-131.