Facebook (Feysbok, Feysbuk)
İnternet üzerindeki sosyal ağ siteleri tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de son yıllarda giderek popüler hale gelmiştir. Şubat 2004'te Harvard Üniversitesi öğrencisi Mark Zuckerberg tarafından geliştirilen Facebook'un toplam kullanıcı sayısı bugün tüm dünyada 300 milyonu aşmıştır ve Türkiye de 14 milyonun üzerinde kullanıcı sayısıyla ülke sıralamasında üçüncü sırada yer almaktadır.[1] Facebook, Myspace, Friendfeed, Twitter gibi sosyal ağ siteleri internet kullanıcıları için yeni bireyselleşmiş kamusal alanlar ve yeni toplumsallaşma biçimleri yaratmaktadır.
Facebook'un kullanıcılar tarafından kullanımı kültürden kültüre değişiklik göstermektedir. Örneğin Fransa'da öğrenciler arkadaşlarıyla irtibatta kalmak ve eski ilişkilerini tazelemek için Facebook'u kullanmakta eğlence içeren uygulamaları ve gruplara üyeliği tercih etmemektedirler.[2] Facebook, Japon gençleri tarafından “güvenli” bulunmadığı için çok da tercih edilmezken Meksika'da internet üzerindeki sosyal ağlar, arkadaşlarla irtibatta kalma, yeni arkadaşlar edinme ve sevgili bulma amaçlı kullanılmaktadır.[3][4]
Facebook ve “Social Utility” Kavramı
Facebook gerçek bir social networking (sosyal ağ) devi olarak, 63 milyon aktif kullanıcıya ulaşmış durumda. Son bir yıldır her gün ortalama 250.000 yeni kullanıcı sisteme kayıt oluyor.Bu nedenle son bir yıldır, kullanıcı sayısı iki kez katlandı. Bu kullanıcılar içinde en çok artan grubu 25 yaş ve üstü olanlar. Facebook'un sosyal gücü hakkında daha net bir bilgi vermek gerekirse, Amerika'daki 4 yıllık üniversitelerde okuyan öğrencilerin %85'i bu sosyal ağın parçası.
Tabii bu büyüklükte bir yapının ekonomik aurası da aynı oranda büyük oluyor. Aslında Facebook'un ekonomik boyutlarını Microsoft belirledi. 25 Ekim 2007 ‘de Microsoft Facebook'un %1.6'sını tam 240 milyon dolara satın aldı. Bu da Facebook'un değerini 15 milyar dolara çıkardı. Tabii Microsoft'un bu alımı ile birlikte, Facebook'a olan ilgi artmış oldu. Şu an Facebook'un pazar değeri 18 milyar dolar olarak tanımlanıyor.
Venture Capitaller resmi olarak Facebook'un ancak %26'sına sahip görünüyorlar. Bunlar tabii resmi bilgiler. Facebook'un arkasında son derece etkin başka venture capitaller ve piyasa kurtlarının olduğu ise şimdilik ispat edilemeyen dedikodular arasında kalıyor. Öncelikle şunu belirtmem gerekiyor ki, son yatırımın dışında, bütün yatırımcılar aynı zamanda yönetim kurulunun da bir üyesi. Facebook'la ilgilenen bu kadar şirket varken, yönetim kurulu üyelerinin de öyle kolay kolay ayrılacağını zannetmiyorum. Facebook ilk yatırımını bir angel capital olan Peter Theil'den almış. Peter Thiel aynı zamanda yönetim kurulunun etkin üyelerinden biri. Koyduğu yatırım sadece 500.000 dolar. Daha sonra Mayıs 2005'de Accel Partners 12.7 milyon dolarla ikinci yatırımı gerçekleştirmiş. Nisan 2006'da ise 25 milyon dolar yatırımla Greylock, Meritech Capital Partners Facebook'a destek olmuş. Bu yatırımın yönetim kurulunda, temsili yatırımın bir kısmının da ortağı olan yönetim kurulu Peter Thiel tarafından yapılmakta. Son yatırım dilimi ise Ekim 2007'de 240 milyon doları Microsoft'a, 50 milyon doları Asya'nın en zengin adamı olan Çinli milyarder Li Ka-Shing'e ve son 10 milyar doları ise Marc Samwer, Oliver Samwer, Alexander Samwer'e ait. Yatırımcıların büyük çoğunluğu yönetim kurulunda temsil ediliyor, bu nedenle yeni gelen venture capital, angel capital ve her türlü yatırım teklifi bu ekibin değerlendirmesinden geçiyor.[5]
Facebook'da Kimlik
Facebook'a üye olan bireylerin profil bilgileri ve fotoğraflarının doğruluğu konusunda öğrencilerin düşünceleri incelendiğinde, araştırmaya katılanların tamamı “bazılarının doğru olduğunu düşünmediklerini” ifade etmiştir. Özellikle gerçek yaşamda yüz yüze görüşülmeyen kişilerin belirttiği bilgiler ve profil fotoğrafları konusunda güvenin tam olarak oluşmadığı görülmektedir. Bunun yanında araştırmaya katılan öğrencilerin Facebook'daki profil bilgileri ve fotoğraflarının gerçek olup olmadığı sorgulandığında, %73.3'ü profil bilgilerinin ve fotoğraflarının gerçek olduğunu ifade ederken, %26.1'i sadece profil fotoğraflarının gerçek olduğunu, %0.6'sı sadece profil bilgilerinin gerçek olduğunu belirtmiştir. Öğrencilerin büyük çoğunluğu kimliğini oluşturan bilgiler ve fotoğrafları konusunda dürüst olduklarını ifade ederken, tanımadığı kişiler konusunda tereddütlerinin bulunduğu ortaya çıkmaktadır. Cinsiyet açısından incelendiğinde ise, kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre bilgilerini doğru ifade etme oranı daha fazladır.
Öğrencilere, sosyal iletişim ağlarının (Facebook) kendilerine yeni bir kimlik oluşturma ve kendilerini daha özgür ifade etme alanı sağlamaları konusundaki düşünceleri sorulduğunda, %42.8'i “evet” yanıtını verirken, %41.1'i kısmen, %16.1'i ise “hayır” yanıtını vermişlerdir. [6]
Facebook ve Kişisel Bilgi Güvenliği
İnsan düşünmeden edemiyor; şimdiye kadar elde etmek için bin bir tuzak kurulan kimlik bilgilerimizin; edinilmesi için bilgisayarımıza cookie'ler yönlendirilen kişisel hobilerimizin, doğru kişiyle esleştirmenin internet ortamında neredeyse imkansız olduğu fotoğrafımızın, bir arada hedefe sunulduğu bir web sitesi, acaba kişisel verilerin ele geçirilmesi konusunda yapılmış bir nokta atışı mı, yoksa sadece paylaşım amacı güden bir buluşma noktası mıdır?
Facebook'ta sizi bekleyebilecek iki tehlike;
1. Bilgilerinizin site kullanıcıları tarafından ulaşılabilir olması (Bu durumun yaratabileceği tehlikeleri gizlilik ayarlarınızı değiştirerek minimuma indirmeniz mümkün)
2. Bilgilerinizin site yönetimi tarafından 3. kişilerle paylaşılabilir olması ( Bu ihtimal, Facebook sistemine girerken kabul ettiğinizi beyan ettiğiniz hususlar arasında yer aldığından yapabileceğiniz bir şey yok) 1 milyonu Türk olan, 48 milyon kullanıcının profil sahibi olduğu Facebook'un kuruluş amacı,xivacy Policy” bölümünde su şekilde açıklanmış;
“Facebook'u arkadaşlarınızla ve çevrenizdekilerle kolay bilgi paylaşımı yapabilmeniz için kurduk. Facebook'ta paylaştığınız bilgiye dünyadaki herkesin vakıf olmasını istemeyeceğinizi anlıyoruz; iste bu yüzden bilgilerinizin kontrolünü size veriyoruz. Gizlilik ayarlarımız, profilinizdeki bilgiyi, kendi ağınız ve size bildirdiğimiz diğer makul topluluk takyitleri içerisinde sınırlandırır.” [7]
Ancak, aynı bölümün aşağılarında, site ile ilgili en çok tartışılan husus, açıkça belirtilmiş; “Topladıgımız Bilgi” (The Information We Collect)
Bu başlığın altında açıklandığı üzere, Facebook tarafından toplanan 4 tür bilgi olduğu belirtilmiş;
1. Kesin kişisel Bilgi (İsim, e-posta adresi, telefon numarası, adres, cinsiyet, okuduğunuz okullar ve kişi tarafından sağlanan her türlü kişisel bilgi)
2. IP Adres ve Web Tarayıcı (Browser) türü (Web tarayıcınız aracılığı ile bilgisayarınıza cookie'ler [8] gönderilebileceği ve bir sonraki girişinizde size kolaylık sağlaması için kullanıcı adınızın da cookie'ler aracılığı ile kayıt altına alındığı da belirtilmiş)
3. kişisel profiliniz, ilişki biçiminiz, göndermiş olduğunuz mesajlar, yaptığınız aramalar, kurduğunuz gruplar, eklediğiniz etkinlikler, “applications”lar.(Facebook, bu bilgileri toplamasının nedeni size uygun özel hizmetler sunabilmesi olarak belirtmiş, ve bu bilgileri değiştirseniz, silseniz dahi eski şekillerinden bir versiyonun da “erişim kolaylığı amacıyla” Facebook arşivlere eklendiği ifade edilmiş [9], bu bilgiler üyeler tarafından görülür olmasa da Facebook arşivlerinde yerlerini alıyor.)
4. Sizinle ilgili Facebook dışı kaynaklarda (bloglar, gazeteler vb.) yer alan bilgiler, diğer Facebook kaynakları (örneğin, isminizin “tag”landığı fotoğraflar) [10]
Facebook Gizlilik Politikası sayfasında Facebook'a yazdıklarımızdan kendimizin sorumlu olacağı ve sitenin herhangi bir sorumluluk almayacağı da belirtilmiş. Gizlilik politikası sayfasında en dikkat çeken ifade, kişisel mesajlarınız dahil, Facebook'a giren bilgilerinizi silseniz dahi arşivlerde kalması. Kısacası verdiğiniz bilgiler artık sitenin kullanımına geçiyor ve isteseniz de kayıtlardan silinmiyor. Bu, aslında alışık olmadığımız bir durum değil, e-postalarınızı, cep telefonunuza gelen SMS'leri sildiğinizde de de, bunlar sağlayıcının arşivinde veriler olarak yerini alıyor. Aksi düşünülseydi, hakaret içeren e-postasını silen faillerin bulunması, Youtube'ye hukuka aykırı nitelikler içeren videolar yükleyen ve daha sonra silen kimselere erişilmesi mümkün olmazdı.
Gizlilik Politikası sayfasında, Bilgilerinizin 3. kişilerle şu 3 halde paylaşılacağı belirtilmekte;
1. Servisin takdimi için zorunlu olması halinde,
2. Hukuken istenmesi halinde,
3. Kullanıcının izni olması halinde.
Sisteme giriş yaparken bilgilerinizin paylaşılabilir olduğuna razı geldiğiniz için her halükarda 3. madde her profil açısından sağlanmış oluyor.
Kullanıcıların ne gibi bilgilerinin kimlerle paylaşılacağı tek tek ifade edilmiş olsa da, bilgilerin devredilmesinden menfaat ya da para sağlanacağına dair açık bir ifade kullanılmamış.
Privacy Policy'deki ”Facebook'u kullanmakla, kişisel verilerinizin Amerika Birleşik Devletlerine transferi ile özel isleme tabi tutulmasına izin vermiş olursunuz.” ifadesi ile Facebook'un Amerikan Gizli Servislerinin eseri olduğu konusundaki düşüncenin çok da paranoyakça olmadığı izlenimi doğuyor. Bir site oluşturduğunuzu varsayın, sitenin topladığı bilgilerin “artık ülkenize ait olduğunu” değil de “web sitesinin sahibine ait olduğunu” belirtmeniz daha olası görünebilirdi belki. kişisel verilerin korunması hakkındaki kanun henüz yasalaşmadığından, bu konuda Türk Ceza Kanununun 135. maddesi halen tek düzenleme olma özelliğini koruyor. Maddeye göre;
“(1) Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
Madde gerekçesinde;
“Bu suçun oluşabilmesi için, kişisel verilerin hukuka aykırı bir şekilde kayda alınması gerekir. Kişinin rızası ile kendisiyle ilgili bilgilerin kayda alınmasının suç oluşturmayacağı muhakkaktır. Belirli nitelikteki kişisel verilerin kayda alınması kanun hükmünün gereği olarak yapılmaktadır. Bu bakımdan, çeşitli kamu kurumlarında verilen kamu hizmetinin gereği olarak kişilerle ilgili bazı bilgiler ilgili kanun hükümlerine istinaden kayda alınmaktadırlar. durumlarda, söz konusu suç oluşmayacaktır. Maddenin ikinci fıkrasında, kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine, ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kayda almak, suç olarak tanımlanmıştır. Ancak, bunlardan kişilerin ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgilerin kayda alınmasına kanunlarda özellikle suçlulukla mücadele bağlamında, suç ve suçluların ortaya çıkarılmasını sağlamak amacıyla belli ölçüde izin verilebilir. Bu durumlarda söz konusu suç oluşmayacaktır. “
Madde metni ve gerekçesinden anlaşıldığı üzere, kişisel verilerin kaydedilmesinde, bilgileri kaydedilen kişinin rızası hukuka uygunluk sebebi oluyor, ancak madde metninde, ikinci fıkrada belirtilen siyasi, felsefi veya dini görüşlere, ırki kökenlere, ahlaki eğilimlere, cinsel yaşamlara, sağlık durumlara, sendikal bilgilere ilişkin bilgilerin kayda alınmasının her halükarda mı, ilgilinin rızası olmadıkça mı suç teşkil edeceği tam olarak anlaşılamamakta.
Facebook sistemine dahil olurken kabul ettiğiniz bazı hususlar olduğundan kişisel bilgilerinizin kaydedilmesi de bu madde kapsamına girmiyor, ikinci fıkrada belirtilen bilgilerin kaydedilmesi, her ne kadar siteye kişiler tarafından sağlansa da, bunlar ayırt edilmeksizin 3. kişilerle paylaşılabildiği ve özel isleme tabi tutulduğundan, kaydedilmeleri hukuka uygun görünmemektedir. kişisel verilerin korunması hakkında temel teşkil eden, Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan kişisel Nitelikteki Verilerin Otomatik İşleme Tâbi Tutulması Karsısında Şahısların Korunmasına Dair Sözleşmesindeki ifade de bu kanıyı desteklemektedir;
“6. hukukta uygun güvenceler sağlanmadıkça, ırk menşeini, politik düşünceleri, dini veya diğer inançları ortaya koyan kişisel nitelikteki verilerle sağlık veya cinsel yasamla ilgili kişisel nitelikteki veriler ve ceza mahkumiyetleri, otomatik bilgi işlemine tâbi tutulamazlar.”
Tüm bunların dışında Facebook'un bir tür cookie cenneti olduğundan şüphe yok. Yine siteye girerken siteye reklam verenlerin bilgisayarınıza cookie yönlendirebileceğini kabul ediyorsunuz. Cookie'lerin topladığı bilgilerin çok da önemli olmadığı ortada olsa da, dolaylı rızamızla, tam olarak bilmediğimiz nitelikteki bilgilerimizin toplanması, hatta birilerinin alışkanlıklarımızı “izliyor” olması yine de korkutucu gözükmekte. Kişilerin alışveriş yaptıkları web sitelerini takip ederek profillerinde yayınlayan “beacon” programı da bazı sivil toplum kuruluşlarının tepkisini çoktan çekmiş durumda.
kişisel Verilerin Korunması Hakkındaki Tasarı henüz kanunlaşmasa da, “kişinin rızası” ile karsı tarafa verileri sınırsız kaydetme hakkı tanıdığından, Avrupa Konseyi'nin hazırladığı dayanak sözleşmeye çok da uyumlu sayılmamaktadır. internet kullanıcılarının tümünün bilinçli olmadığı ve internet ortamının sınırlardan muaf, uluslar arası bir ortam olduğu düşünüldüğünde, ülkelerin vatandaşlarının bilgilerini koruma altına almalarının tamamen kendi inisiyatiflerine bırakılması kanunu etkisiz kılmaktadır.
Facebook hakkında tüm söylenenlere rağmen, en uç tepkiyi vererek Facebook'tan tümüyle uzak durmak çözüm olmayacaktır. Bilindiği üzere, internet, yapısı gereği güvenli bir ortam olmayıp “bilinçli kullanımı” gerektirmektedir. Bu nedenle, Facebook hesabı olanlar da basit önlemleri alarak ve mümkün olduğunca az ve kişiye özel olmayan nitelikteki bilgileri paylaşarak, internet sosyalleşme ağındaki yerlerini koruyabilirler.[11]
Kaynaklar
[1] www.checkFacebook.com, 15 Eylül 2009
[2] Facebook: the “social media” revolution A study and analysis of the phenomenon, Faber Novel Consulting, Paris, 3 Ekim 2007
[3] Kennedy, A., Whitepaper, The Global Facebook Phenomenon, www.beyondink.com/Whitepaper-The-Global-Facebook-Phenomenon-by-Anne-Kennedy.pdf, 11 Eylül 2009.
[4] Dr. Gülüm Şener, "Türkiye'de Facebook Kullanımı Araştırması"
[5] Atıf Ünaldı, "Çağımızın Fenomeni Facebook ve “Social Utility” Kavramı", Akademik Bilişim 2008, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale, 30 Ocak - 01 Şubat 2008-
[6] Yrd. Doç. Dr.Ebru Çetin, "Sosyal İletişim Ağları ve Gençlik: Facebook Örneği", idc.sdu.edu.tr/tammetinler/bilim/bilim15.pdf
[7] “We built Facebook to make it easy to share information with your friends and people around you. We understand you may not want everyone in the world to have the information you share on Facebook; that is why we give you control of your information. Our default privacy settings limit the information displayed in your profile to your networks and other reasonable community limitations that we tell you about”
[8] Kullanıcının bilgisayarına yerleşerek hakkında bazı bilgileri depolayan veri parçası.
[9] When you use Facebook, you may set up your personal profile, form relationships, send messages, perform searches and queries, form groups, set up events, add applications, and transmit information through various channels. We collect this information so that we can provide you the service and offer personalized features. In most cases, we retain it so that, for instance, you can return to view prior messages you have sent or easily see your friend list. When you update information, we usually keep a backup copy of the prior version for a reasonable period of time to enable reversion to the prior version of that information.
[10] Facebook may also collect information about you from other sources, such as newspapers, blogs, instant messaging services, and other users of the Facebook service through the operation of the service (e.g., photo tags) in order to provide you with more useful information and a more personalized experience.
[11] Avukat Özge Evci, "Facebook ve Kişisel Bilgi Güvenliği", www.ozgeevci.av.tr/makaleler/Facebook.pdf