Gizemli İlimler Kütüphanesi

Nazilerden Günümüze Agarta

,
Nazilerden Günümüze Agarta
 

Nazilerden Günümüze Agarta

Nazilerden Günümüze Agarta

Haluk Hepkon

Komplo teorilerine göre, Hitler, bir uçan daireyle Agarta'ya kaçmıştı. Sabetaycı ve haham olduğunu söyleyen Tuncay Güney'in ifâdeleri Agarta'ya çıkıyor.

Yakında Ergenekon'un her türlü kötülüğün nedeni olduğu, küresel ısınmayı tetiklediği söylenir ya da Nazileri kıskandıracak bir biçimde evlerinden apar topar alınanların uzaylılarla işbirliği yaptığı ve Atlantisli oldukları ileri sürülürse şaşırmamak gerekir

Ezoterizm ile komplo teorisi kavramları arasında, kökleri geçmişe dayanan bir ilişki mevcuttur. Her iki kavram da, Fransız Devrimi'nin ertesinde Avrupa'da yaşanan toplumsal kriz sırasında ortaya çıktı. Kaldı ki, her ikisi arasında yapısal bir benzerlik de bulunuyor. Ezoterik akımların, evreni ve dünyayı iyi ile kötünün mücadelesi şeklinde yorumlamaları, komplo teorilerindeki iyi-kötü ayrışmasını hatırlatıyor.

Yakın zamanda gündeme gelen Agarta kenti ya da örgütü, aslında bütün bu benzerliklerin güzel bir örneği. Agarta ya da bir diğer ismiyle Şambala, Moğolistan ve Tibet arasında bir yerde olduğu tahmin edilen bir yeraltı şehri. Bu şehri görme ve burada yaşama ayrıcalığına sadece ezoterik öğretilere göre yaşayanlar sahip. Bunlar, dünyayı yönetmekte ve kötülere karşı savaşmaktadırlar. Hatta aikidonun kurucusu Morihei Ueshiba bile, Çin-Japon Savaşı'nın en sıcak günlerinde mensubu olduğu Omote Kyo tarikatının diğer üyeleriyle birlikte bu gizemli şehrin peşine düşmüş; ama bütün yeteneklerine rağmen Çinlilerin tutsağı olmaktan ve hapse atılmaktan kurtulamamıştı.

Buraya kadar anlatılanlardan söz konusu hurafeyi, akli melekeleri sorunlu insanların inandığı bir tür zararsız çocuk masalı zannetmek mümkündür. Ama işin aslı biraz daha farklı. Agarta sadece ezoterik çevrelerin değil; her türlü siyâsi gericiliğin de sıklıkla bahsettiği bir hurâfedir. Agarta'yı Batı'da ilk dile getirenler, bu türden insanlar oldu. Örneğin bunlardan Ferdinand Ossendowski, Bolşevik Devrimi'ne karşı General Kolçak'ın yanında savaşmış; Helena Petrovna Balavatsky ise, Nazileri etkilemişti. Yedi kök ırkın var olduğunu ileri süren Blavatsky'e göre Ari Irk, Atlantislilerin günümüzdeki temsilcisiydi. Bu ırksal hiyerarşide, doğal olarak Yahudilerin durumu pek parlak değildi ve aşağı ırkların ortadan kalkması evrenin yasalarına uygundu. Blavatsky'nin ve öğrencilerinden Rudolf Steiner'in ezoterik görüşleri, Alman faşizminin dünyaya bakışını ciddi biçimde etkilemişti. Örneğin Nazilerin ünlü teorisyeni Alfred Rosenberg de Ari ırkın çöken Atlantis uygarlığının mirasçısı olduğuna inanıyordu.

Aslında Ay'a Gidilmedi mi?

Günümüzde de Neonazi gruplar arasında Agarta'nın varlığına inananlar çoğunlukta. Söz konusu gruplar new age saçmalıkları ve Nazilerin hararetle savunduğu “Oyuk Dünya Teorisi”ni birbirine harmanlayarak akla ziyan kurgular ortaya atıyorlar. “Oyuk Dünya Teorisi”ne göre kutuplarda dünyanın içine doğru devam eden oyuklar mevcuttur. Neonaziler de Hitler'in aslında ölmediğini ve bu oyuklarda saklandığını iddia ederler. Örneğin kitapları on ülkede yayımlanan Miguel Serrano, Hitler'in bir Alman uçan dairesine binerek Güney Kutbu'na gittiğini, buradan yeraltındaki gizli bir sığınağa geçerek kozmik güçlerin emirlerini yerine getiren bir tür mesih olarak geri döneceği günü beklediğini söyler. Bu konuda bilinen bir diğer isim olan Jan Van Helsing ise bilimkurgu tadında hazırladığı senaryolarıyla Neonaziler arasında büyük bir ün kazanmıştı. Buna göre dünyamızı ele geçirmek isteyen iyi ve kötü uzaylılar arasında bir mücadele sürüyor. Markab isimli güneş sisteminden gelerek Yahudileri kontrollerine alan kötü uzaylılar, Aldebaran Güneş Sistemi'nden gelen iyi uzaylılara karşı savaşıyorlar. İletişime geçmek için Arileri seçen Aldebaranlılar, Almancaya çok benzeyen bir dille konuşurlar. Yeraltındaki Agarta'yı bunların soyundan gelen Hyperborlular kurmuşlardı. II. Dünya Savaşı'nın ardından birçok Nazi Agarta'ya kaçtı ve iyi uzaylılarla birlikte tekrar mücadeleye atılacakları günü bekliyorlar. Bu kozmik faşist ittifakın ayda da gizli bir üssü var. ABD bunu biliyor ama bu bilginin yayılmasına izin vermiyor. Hitler'den ve onun uzaylı arkadaşlarından çekinen ABD, bu durum fark edilmesin diye sanki aya gidilmiş gibi yapıyor, film stüdyolarında hazırladığı mizansenlerle insanları kandırıyor.

Sabetaycılık ve Agarta

Jan Van Helsing'in yazdığı kitaplar Almanya ve İsviçre'de, üstelik de yasak olmalarına rağmen, 100 bin adet satıldı. Gerçek adı Jan Udo Holey olan Helsing, bu adı, Bram Stoker'in ünlü romanı Drakula'daki vampir avcısından esinlenerek almıştı. Böylelikle Yahudileri toplumun kanını emen vampirler olarak gördüğünü anlatmak ister.

Van Helsing'in bir başka özelliğiyse ad ve soyadlardan hareketle “gizli Yahudileri” bulmaktır. Ona göre Hazar Türklerinin torunları olan Doğu Avrupa Yahudileri dünyayı yönetmeye çalışıyor. Lenin ve Stalin, tıpkı asıl adı Henoch Kohen olan Helmut Kohl gibi, Hazar Yahudisidir. Görüldüğü üzere Van Helsing'in dünya görüşü bizler için çok da yabancı değildir. Bizdeki komplo teorisyenlerinin Sabetaycılar hakkındaki argümanlarını o Hazarlar için kullanıyor. Böylelikle hem Neonazilerin geleneksel antisemitizmini devam ettiriyor hem de Almanya'daki Türk düşmanlığına yeşil ışık yakıyor.

Tam da bu noktada Ergenekon İddianamesi'nden bahsetmek gerek. Bilindiği üzere Ergenekon soruşturması esas olarak Tuncay Güney'in ifadeleri üzerine yükseliyor. Bir dönem Fethullah Gülen'in özel sekreterliğini yapan Güney, şimdilerdeyse Sabetaycı olduğunu, hahamlık yaptığını ileri sürüyor. Böylesine renkli bir kişinin ifadesiyle başlayan bir soruşturmanın Agarta ile sonuçlanması eşyanın tabiatına uygundur. Güney'in iddiaları Van Helsing'i bile gölgede bırakacak kadar akıldışıdır. Sadece bu olgular bile Kurtlar Vadisi dizisinden fırlamış gibi görünen iddianamenin ciddiliği hakkında bir fikir vermeye yeter. Yakında Ergenekon'un her türlü kötülüğün nedeni olduğu, küresel ısınmayı tetiklediği söylenir ya da Nazileri kıskandıracak bir biçimde evlerinden apar topar alınanların uzaylılarla işbirliği yaptığı ve Atlantisli oldukları ileri sürülürse şaşırmamak gerekir. Ama ne fayda... Sabetaycılık tezlerinin bu kadar rağbet gördüğü bir ülkede, nasılsa Ergenekon iddianamesindeki Agarta'ya ya da “darbe düzenlenecekti” iddialarına inanacak birileri bulunacaktır.[1]

Kaynaklar

[1] www.radikal.com.tr/



 
,
 
Bugün 734 ziyaretçi (1843 klik) kişi burdaydı!

Copyright © 2012 Gizemliilimler.Blogspot.com | Gizemli İlimler | Tüm Hakları Saklıdır | İBRAHİM KARAMAN | Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol