Celse 1 (2.11.1991)
Agartalılar Rab' bin emri ile yeraltına inmiş ve yeryüzünü bize bırakmışlar. Bizim gelişmemizi izlemişler, bize yardım etmişler ve hala ediyorlar. Bu nedenle bizim atalarımız sayılabilirler. Rehberim bu bilgileri verdikten sonra O'nunla konuşmaya başladık. Kendisi bu görüşmeden daha önceden haberdar edilmiş. "Agarta" denilen uygarlığa ait biri. Adı ise Semiyun. Agartalılar yeraltına inmişler ve orada yaşıyorlar. Ama yeraltında yaşama bizim düşündüğümüz şekilde ilkel değil. Nasıl olsun? Onlar medeniyet olarak bizden çok ileride. Yeraltının, yerüstünün ve uzayın nimetlerinden yararlanıyorlar . Yiyeceklerini yeraltında yetiştiriyorlar. Ama aynı Güneş' ten bizden çok daha fazla yararlanıyorlar. O'nun yaşadığı yerde de şimdi aynı gece ama yerini söylemiyor. Et yemiyorlar. Aynı hayvan türleri onlarda da var. Güneş onlar için de, bizim için de aynı yerden doğup batıyor.Vibrasyonel seviyeleri bizimle aynı, yani göz ile görünebiliyorlar. ama kendilerini insanlardan gizliyorlar. Bu zor ve sıkıcı bir durum değil. Başka gezegenler ile ilişki içindeler. Yönetimleri bir "Üstatlar Meclisi" ne bırakılmış. Onlar ise gerçekten çok değerli varlıklar ve hatasız çalışıyorlar. Alabildiğine özgürler . Evlilik kurumuna ihtiyaç göstermiyorlar, para kullanmıyorlar, bizim gibi sözleşmelere ihtiyaçları yok. Eğer biri ile yaşamak istiyorlarsa uzun süre veya kısa bir süre bir arada oluyorlar. Şayet bu ilişkide çocuk doğurmaları gerekiyorsa bunu yapıyorlar ve çocuklanı yetiştiriyorlar. Bedenleri bizimki ile hemen hemen aynı ama hastalıklı değil, hastalanmıyorlar ve çok uzun süre bedenlerini genç tutabiliyorlar. Onlar bu dünyadan ayrıldıklarında ruhani alemin çok yukarı kısımlarına doğuyorlar. Zaten oralar ile sürekli ilişki içindeler ve ölüm diye bir sorunları yok. Sürekli görüşme imkanlarına sahipler.
Bizim tarihimizi en ince noktasına kadar biliyorlar ve çok güçlü bir bilgi merkezleri var. Büyük değişim gerçekleştiğinde bizimle irtibata geçecekler ve yeni düzenin kurulmasında bize yardımcı olacaklar ama kendi medeniyetlerine ait herhangi bir araç gereci bize vermeyecekler. Onu biz kendimiz hak ederek kazanacağız. Biz yaratacağız, üreteceğiz.
Şu anda nasıl aynı dünyada birlikte yaşıyorsak o zaman da birlikte yaşayacağız. Tek fark bizim onları artık bilmemiz olacak. Bu görüşmeleri zaman zaman tekrarlayacağız.
Ben Rehberim Galip'e, "öyle bir zat ile görüşeyim ki, çok ileride kendisi ile yüz yüze görüşme yapma imkanımız olsun, bize yardıma gelecek grup içinden olsun" demiştim.
Aşağı yukarı böyle bir zatla görüştüm. bunun o zaman faydası olacağı hükmünde birleştik. Zaman ise oynak, kesinlik söz konusu değil. Ellerinde dünya insanlığının durumu ile ilgili her türlü bilgi var. Bu hadisenin insanlık için en hayırlı şekilde gerçekleşmesini arzu ediyorlar. bu nedenle tarih iki bin yılından sonra kuvvetle muhtemel ama 2, 3, 4, 5 bu değişebilir. Çünkü insanlığın durumu sürekli değişiyor.
Bizler cehennemin tam içinde yaşıyormuşuz. Ama artık bu cehennem kendi uygarlıklarını da etkilemeye başlamış ki, buna müsaade edilmeyecek.
Daha sonra görüşmek umuduyla kendisine teşekkür ettik ve Celsemizi kapattık.[1]
Kaynaklar
[1] Agarta 1, Yazar: Ö. S. Ayçiçek